90’LI YILLARDA, DEMOKRASİYE GEÇİŞ SÜRECİNDE,

EGİAD ÖNEMLİ BİR ROL ÜSTLENDİ.

1989 yılının sonlarına doğru, ben, Alpan Veryeri ve Nahit Keresteci ile bir dost meclisinde sohbet ediyorduk. Alpan bir ara, Ankara’da kurulan ve kısa adı AGİAD olan Anadolu Genç İşadamları Derneği’ndeki bir arkadaşından, İzmir’de derneğin şubesini açmak için teklif aldığını söyledi. Ben farkında olmadan, hemen tepki verdim. “Neden Anadolu Genç İşadamları Derneği’nin İzmir Şubesi olsun? Neden İzmir ya da Ege Genç İşadamları Derneği olmasın?” dedim. Alpan’ın ilk tepkisi haklı olarak, “Bu nasıl olacak? Biz nasıl kurarız?” şeklinde oldu. Haklıydı, çünkü önümüzde İstanbul’da kurulan GİAD (ki bu derneğin adı daha sonra Semra Özal’ın gayretiyle TÜGİAD oldu) ve Ankara’da kurulu AGİAD dışında, örnek alabileceğimiz başka hiçbir genç işadamları derneği yoktu. Kısa bir konuşmadan sonra onun da aklına yattı.

Alpan, ertesi gün bana AGİAD tüzüğünü faksladı. Ben, hemen tüzük üzerinde çalışmaya başladım. Birkaç gün sonra, bir araya gelip kuruluş için kolları sıvadık. Çalışmaya ilk olarak tüzük maddelerini yazmaktan başladık. Sıra, tüzükte belirtilmesi gereken kurucu isimlerine geldi. Geniş bir katılım sağlamak için tanıdığımız tüm genç insanlarına haber saldık. Bugün, birçoğu yüksek danışma kurulu üyemiz olan bazı ağabeylerimiz, o zaman her nedense bizleri pek önemsemediler ve reddettiler. Ben, rahmetli bacanağım Fatih Beşer ve Sevgili Alpan Veryeri ile başlayan listemiz çığ gibi büyüdü. On, yirmi, otuz derken, kurucu sayısı kırka vardı.

Listeyi, her ne kadar kırk kişide dondurmaya karar verdiysek de, ilk kurucular toplantısı için Kültürpark Tenis Kulüp’te bir araya geldiğimizde kurucu sayımız, yoğun talep nedeniyle kırk yedi kişiye varmıştı. Geçici Yönetim Kurulu belirlenirken hiçbir sıkıntı yaşanmadı. Ben, “Seçim yapalım.” dedim ama arkadaşlarım, “Gerek yok; kurucu listesindeki ilk 9 kişi yönetim kurulu asil, daha sonraki 9 kişi de yönetim kurulu yedek üyesi olsun.” dediler. Bu görüşü oyladık. Onaylanınca yönetim kurulu kurucu listesindeki sıraya göre belirlendi. Başkan ve yardımcıları da buna göre seçildi. Birinci sırada olduğum için ben başkan seçilmiş oldum. İkinci sırada olan Alpan Veryeri ve üçüncü sırada olan Fatih Beşer başkan yardımcısı oldular.

Dosyamızı dernekler masasına götürdüğüm zaman, “47 kurucu çok, sayıyı azaltın. Bu kadar kişiyi inceleyemeyiz.” dediler. Ben “Olmaz.” diye ısrar edince kabul ettiler. Derneğimizin kuruluşu 47 kurucu üyesiyle 1990 yılının Nisan ayında tamamlandı.

Dernek merkezi için yer aramaya başladık. Dr. Mustafa Enver Bey Caddesi üzerindeki Berki Apartmanının 6. katını kiraladık. Burası, bir başkan, bir sekreter ve bir de toplantı odası olan küçük bir ofis idi. O zamanlar, tüm basın bültenlerini, toplantı davetlerini ve yapacağım konuşmaları bizzat kendim hazırlardım.

Kuruluştan kısa bir süre sonra, yapılan seçimlerde, yeniden başkan seçildim. İlk önceleri yaptığımız işin farkında değildik. Gençler bir araya gelelim. Kendi aramızda iş ilişkilerini geliştirelim diye çıkmıştık ilk başta yola. İlk basın toplantımıza basın büyük ilgi gösterdi. “Amacımız ne? İzmir ve Ege için neler yapmayı düşünüyorsunuz?” gibi sorularla karşılaşınca sosyal sorumluluğumuzun farkına vardık. Ve o günden sonra da, üyeler ve toplumla ilişkilerimizi dengede tutmaya çalıştık.

O sıralarda TÜSİAD İzmir Şubesini kurmak istiyordu. Biz EGİAD’ı kurunca, büyüklerimiz TÜSİAD İzmir şubesini kurmaktan vaz geçtiler ve ESİAD’ı kurmaya karar verdiler. Bu o günlerde mahalli gazetelere manşet oldu. Hiç unutmam, ESİAD kurulmadan önce, Sevgili Şinasi Ertan ve Selçuk Yaşar abilerimiz bir danışma kurulu toplantımızda aynen şöyle demişlerdi: “Biz gençlere örnek olmamız gerekirken, gençler bize örnek oldular.” Nitekim ESİAD kurulacağı zaman benden ESİAD’a üye olabilecek EGİAD üyelerinin isimlerini istediler. Ben de kendi ismim dâhil kırka yakın isim bildirdim. Fakat işin en ilginç yanı, benim bildirdiğim isimler ESİAD’a kurucu oldular ama o gün, her nedense ben kurucular arasında yer alamadım. Tabii, açık söylemek gerekirse çok kırıldım. Aradan altı ay geçtikten sonra, Kemal Çolakoğlu beni arayıp ESİAD’a davet etti ve böylece gönlümü alma nezaketi gösterdi.

1987 yılında yapılan referandumla birlikte, 12 Eylül 1980 Darbesiyle liderlere getirilen siyasi yasaklar kalkmıştı. 1989 yılında Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte demokrasiye yeniden geçiş süreci başlamıştı. 1990 yılında kurulan genç bir dernek olarak, bu süreçte çok önemli bir rol üstlendik. Yasaklı politikacılardan Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Deniz Baykal’ı Ege Toplantılarımıza davet ettik. Bilhassa Kıbrıs konusunun en hareketli olduğu günlerde Sayın Rauf Denktaş’ı davet etmemiz kamuoyunda çok ses getirdi.

O günlerde, Özal’a karşı ittifak oluşturmaya başlayan Mesut Yılmaz, Kaya Erdem ve Ekrem Pakdemirli’yi, şimdi yerinde Çeşme Sheraton Otel’in bulunduğu Çeşme-Turban Otel’de bir araya getirdiğimiz yaz balosunu hiç unutamam. Mesut Yılmaz, Kaya Erdem ve Ekrem Pakdemirli’nin bu baloda bir araya gelmesi, bizim için tamamen spontane bir olay olsa da, EGİAD’ın ilk kez Türkiye gündeminde yer almasını sağladı.

EGİAD’ın öncülüğünde Ankara’daki AGİAD, İstanbul’daki GYİAD ile bir araya gelerek ilk federasyon çalışmalarına başladık. Daha sonra, diğer genç işadamları ile toplantılar yaptık. O günkü şartlarda federasyon kuruluşunu gerçekleştiremediysek de, bugünkü TÜGİK’in kuruluşunun ilk tohumlarının o günlerde atıldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Zaten gazete arşivleri araştırılsa bu konuyla ilgili basında çıkan haberler rahatlıkla görülebilir.

O günlerde STK’lara ayar çeken olmadığı için, ekonomik ve siyasi konularda doğru bildiğimiz her şeyi söyledik. Hatta gerektiğinde hükümeti eleştirdik. O günlerde basın ve halkla ilişkilerimiz yürüten değerli dostum Salim Kadıbeşegil’in “EGİAD gündemi takip eden değil, gündem yaratan dernek olmalı.” sözünü hiç aklımızdan çıkarmadık.

Ben, 25. Kuruluş yıldönümüyle ilgili yazımda da belirttiğim gibi, bugün yaşanan tüm olumsuz siyasi ve ekonomik koşullara rağmen, EGİAD gibi güçlü bir derneğin sesinin daha gür çıkmasının gerektiğine inanıyorum.

Bu arada, teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek, derneğin dijital veri tabanının oluşturulması çalışmasını çok olumlu bir çalışma olarak görüyor ve başta Sayın Başkan Mustafa Aslan olmak üzere, emeği geçen herkesi kutluyor, en içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Daha nice 30 yıllar aynı güçte ve kararlılıkta çalışmalar yapacağına olan inancımla, derneğimizin 30. Kuruluş yıldönümün hayırlı olmasını diliyorum.

Bülent Şenocak

Kurucu ve 1. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı