Otuz yaşındaki EGİAD’ı bir kez daha EGİAD’lılara anlatmaktansa, ömür boyu mezun olmayacağım bu okulun bendenize kattıklarına değinmek istiyorum bir nebze. Hepsini irdelemeye kalkarsak bu kitaba sığmaz zira… Aslında derneğimizde birlikte zaman geçirdiğimiz arkadaşlarım biraz düşünürlerse, her cümlemin arkasında yatan deneyimleri ve anıları -kısmen de olsa- hatırlayacaktır.

Her şeyden önce, ilk yıllarımda, delikanlılığımdaki ‘delilik’ EGİAD sayesinde pozitif ve üretken bir enerjiye dönüştü. Birçok zaman tek doğru olmadığını, bireylerin farklı gerekçelerle farklı çıkarsamalar yapabileceğini öğrendim. Fevri davranışlarım yavaş yavaş yok oldu. Hatta bana büyük haksızlık yapana bile yeri geldiğinde hoşgörüyle elimi uzatabilmeyi becerdim. Dinlemenin, sabretmenin değerine vakıf oldum. Daha da önemlisi, empati kurabilmeye başladım. Topluluk önünde daha iyi konuşabilmeyi, sesimi ve vücut dilimi doğru kullanabilmeyi öğrendim.

Haiz olduğum özgüveni doğru kanalize edebilme yetisini kazandım. Gençlerin yapıcı olmayan eleştirilerden ziyade, rol modellere ihtiyacı olduğuna kanaat getirdim. Liderlik içgüdüsünün nasıl doğru beslenebileceğini, potansiyelin nasıl kinetik hale dönüştürülebileceğini anladım. Heves ve şevkle desteklenmeyen gayretin sonuca ulaşmadığını; çiğneyebileceğimizden daha fazlasını ısırıp yine de çiğnemeye çalışmanın farkını öğrendim. İşi doğru yapmaktansa doğru işi yapmanın önemini kavradım. Yaptıklarınızın ve öngörülerinizin başkalarına ilham vermesi ve onlara daha iyisi olmak için daha fazlasını yapmaya sevk etmesi durumunda lider olabildiğinizi anladım. Yerinde ve ölçülü bir espri anlayışının çok kapılar açabildiğine şahit oldum.

Yanısıra, ikinci adamlığın da liderlik kadar onurlu, keyifli ve doyurucu olabileceğini idrak ettim. Doğru tasarlanmış, senkronize çalışabilen ve takımdaşlığı sindirmiş grupların çok başarılı olabildiğini gördüm. Doğru soruları sormanın cevaplardan; bazen de usulün esastan daha önemli olduğunu kavradım. İhtiyaçları, eksikleri ve boşlukları doğru tespit etmenin onları bertaraf etmek için hazırlanacak projelerden daha kritik olduğuna inanmaya başladım.

Bunlar ve EGİAD’da deneyimlediğim daha birçok öğreti bireysel gelişimime katkıda bulundu.

“İdeallerini terk eden insanlar yaşlanır” diyen Douglas MacArthur aslında gençliğin yaşının olmadığını çok güzel özetlemiş;

‘Yıllar cildi kırıştırabilir ancak ilgisizlik ruhu kırıştırır. İnancınız kadar genç, kuşkunuz kadar yaşlısınız; özgüveniniz kadar genç, korkularınız kadar yaşlısınız; ümitleriniz kadar genç, ümitsizliğiniz kadar yaşlısınız.’

Bendeniz aramızdan ayrılan üyelerimizi rahmetle anarken, güzide derneğimizi 30 yıl önce kuran 47 kişiye, bugüne kadar üstün başarılarla EGİAD’ın yönetimlerinde ve komisyonlarında yer almış olan tüm üyelerimize ve çalışanlarımıza şükranlarımı sunuyor; imrenilen ve ilham veren derneğimizin bir parçası olmaktan gurur duyduğumu vurgulamak istiyorum.

Esen kalın…

Bülent Akgerman

5.Dönem Yönetim Kurulu Başkanı